Çünkü insanlar nefret duygusunu kazanmadan kopamaz birbirinden. ‘O’ gün gelene kadar sanki eksik, sanki yarımdır bir şeyler.
Tamamlamak için ‘yazıklar olsun’ dedirtecek gözlerini kısıp hazırda bekleyen taraftır aslında en çok zarar gören. ‘Bu kadar sessiz kalmayı nasıl başarıyor?’, ‘Neden kötü değil?’… Hayır hayır, yeterli serzeniş ‘Neden bundan daha kötü değil?’ En nihayetinde bitmiş olduğunu göstermezse insan, sevmemiştir. Sevmişse bile bitmiştir. Değer vermemiştir. Vermişse bile yetmemiştir. Yazıklar olsun, hayatın ne kadar da kolay yoluna girdi… Hiç özlemiyorsun di mi? Çok mutlu oldun bittiğine di mi? Söylemlerinin envai çeşit klişe öfke dökümleri vardır. Ve işte bu sayede beklenen sona varılır; ‘SENDEN NEFRET EDİYORUM!’
Artık kişi bu sayede yoluna devam edebilir, üstüne bir de mutlu olacağım hıncıyla hayatındaki ‘ayrılık sonrası mutsuzluk süreci’ni çok daha hızlı atlatabilir. Hıncının kurbanı olup evlenenleri de gördük nihayetinde. Ne dersiniz tattı(rdı)ğımız acılar hayırlı işlere vesile olmuyor mu? Mutluluk, mutluluk doğururmuş. Hikaye! Kırgınlıklarımızı nefrete dönüştürdüğümüz an başarı kat sayımızı arttırıyoruz gençler! Hayatınıza nefret edebileceğiniz daha fazla ilişki tecrübesi katınız lütfen.
Öfkeliyim. Yaşadıkça değişen sevmelere, tanıdıkça daha fazlasını isteyen bencilliklere, bağlandıkça dengesini yitiren karakterlere, ayrılınca sevgiyi tüketmek için olay kollamalara… Aşk, karşılık beklemeksizin yaşanır. Aşk, ticaret değil ki al gülüm ver gülüm beklenir her yaşanılanda. ‘Ben onu iki kez öptüm o niye bir kez öptü, beni benden az seviyor kesin.’ Aşk GERÇEKTEN o mutlu olsun diye emek vermektir. Asla kendinden ödün vermek değildir. Aşk sabır işidir, zaman işidir, emek işidir. İKİ kişilik değil, bireyseldir. Aşk BEKLENTİSİZLİKTİR.
Öfkeliyim, olmak isteyip, olduğunuzu düşünüp olmadıklarınıza. Olmadıklarınızı olmuşsunuz gibi göstermelerinize. Kendi seçimlerinizle yaptığınız hataların suçunu başkalarına yüklemenize. Kararlarınızın ardında durmak yerine ‘Ben sırf onun için yaptım’ diyerek sorumluluğu karşı tarafa atışlarınıza.
Acı hepimizin diline, tenine, ruhuna değmiş, işlemiş bir kavram. Dışarıdan bakmayı başarıp kendi seçimlerimizin acısını kabul ettiğimiz gün, karşı tarafı beynimizden özgürleştirebileceğiz.
İnsanlarımız ki sevme kavramını ‘ödün verme, özverili olma, karşılığında sevgi + mutluluk kazanma’ formülüne oturtmuş; beyindeki gizli ‘ben yapayım ki o da yapsın’ kodu ile hayatlarına aktarmıştır. Sevgiyi bitirmek için de bu kodlar ‘ben yaptım ama o yapmadı’ ile yer değiştirip karşı şeritte aynı hızla ilerleyen nefret duygusuna transfer edilir. Tebrik ederiz, yine ardınızda bıraktıklarınıza ayrılırken teşekkür ettiklerinizi öfkeyle, O’na hata bularak hatırlayacağınız kabus anılarınıza dönüştürmeyi başardınız. Tebrik ederim, güzelleri olduğu gibi bırakmak yerine duyguları yok etmek adına yine kirlettiniz. Tebrik ederim… Yüreğiyle yaşayan, oldurulamayan güzel yürek diye hatırlanma isteminden eser bırakmadın. Tebrik ederim güzelce, olgunlukla yapılan bitişlerden tatmin olmayan acılı insan.
Gün, gününü gün etme günüdür. Benimsiyorsun nefreti, çabalamayı bırakma. Ben mi? Seyirdeyim insanların dengesini, düşünce sirkülasyonunu… Nefret duygusuna ihtiyaç duymadan kontrollü öfke dilimindeyim zamanın. BUNU PAYLAŞ: