Çünkü ben insanlar kadar kindar olamadım kaptan. En can yakanı, şu dünya üstünde canı, ruhu alanı bile yüreğiyle geldiğinde affedebildim ben kaptan!
Yaratılışımız ne zaman bu kadar kin ve öfke doldu? Birbirimize zarar vermek uğruna vicdanımızı ne zaman bıraktık? En büyük acıyı verene bile affedici olmayı öğütleyen dinimiz nerede?
Ah şu klişeler… ‘O sana bunca şey yaptı sen nasıl onunla konuşursun’cu yakınlarımız, yargılama makinalarımız. İnsanlığınızı gördükçe özümü de dinimi de sorgular oldum.
Kim neye göre iyi, neye göre kötü? Ötekileştirmek üzerine bilmişlikler. Yapıcı olmayı bir gün bile dilemediniz. İnsan hata yapar. Yeter ki onarmaya çalışsın. ‘İnsan’ ola(bile)n affeder. Biz böyle görmüşüz insan olma kavramını. Peki ya siz?
İkili insan ilişkilerimizin ‘insan olamamak’la imtihanı intikam projeleriyle sürüp giderken toplulukların kin bürümüş yüreklerindeki intikam ateşi çok daha acı kayıplara sebep oldu, oluyor, olacak da… Nefretinizle boğulup, boğuyorsunuz yüzlercesini. Kaptan! İnsanlar katliam yetkisi bulmuş kendilerinde görüyor musun, had? Kaptan, verilen canı kirli davalarıyla birbirinden alma yetkisini buluyorlar kendilerinde. Ağır ağır tükenişlerle bitiriyorlar bizi. Bizi bize düşman ediyorlar. Af kelimesi gururun, acının ardında kayboluyor, yılların öfkesi bugün kendine yol bulmuş kuruyu da yaşı da yakıyor.
Yine celallendim kaptan. Anlamıyorum insanları. Ders vermek niyetiyle can’lar alınıyor. Farkında değiller öfkenin sürüklediği yolun. İhtiyacı olana el uzatmanın yerini bir darbe de ben vurayım aldığından beri sevmiyorum insanları. İnsanlıktan uzak olanları. Kaptan..! Ses ver yolcularına… Bu rotada bi sapkınlık var.